Geçtiğimiz cumartesi Arif ve 216 filmine gittim. Yapılan muhteşem Pr çalışması nedeniyle elbette çok büyük beklentiler içerisindeydim. Ancak Cem Yılmaz filmlerinden çok şey beklememem gerektiği konusunu da aklımda tutmaya çalışıyordum.
Üçlemenin üçüncüsü Arif ve 216 bende karışık hisler oluÅŸturdu. Elle tutulur bir senaryo ya da kahkahalar attıracak bir komedi filmi deÄŸildi. Sinema salonunda kahkaha atan kimse yoktu. Ama film gerek barındırdığı, canlandırdığı karakterlerle, gerek geçtiÄŸi dönemin bize verdiÄŸi nostalji hissiyle sımsıcak bir his de bırakıyor insanda. Ben nostalji seven biri olduÄŸum için böyleyim belki de. Cem Yılmaz’ın Türk filmlerine, senaryolarına yaptığı göndermeler, kullanılan müzikler, seçilen kostümler, dekor, görsel anlamda her ÅŸey çok mükemmeldi.Â
Filmin konusu 216’nin Türk filmi seyrede seyrede kafayı bozmuÅŸ olması ve Dünyaya dönüp insan olmak istemesi ile baÅŸlıyor. Tabi Dünyalılar uzaylı bir robotu gezegende istemeyince kahramanlarımız Prenses Ceku’nun çeyiz sandığındaki eski zaman makinası ile 60-70 li yılların Yedikule’sine gidiyorlar. Al sana eski Türk filmlerindeki sıcak mahalle ortamı. 216 geçmiÅŸte Pertev Oyuncaklarının sahibi filmlerin kötü adamı Besim Bey ile tanışıyor. Besim Bey 216 ile bir anlaÅŸma yapıyor ve onu çoÄŸaltarak Pertev oyuncakları adıyla pazarlamak istiyor. 216, PembeÅŸeker’in kör olan gözlerini açtırmak için gereken ameliyat parasını toplamak adına iÅŸi kabul ediyor. Bu arada sürekli günümüze dönmek isteyen Arif ile de kavga ediyorlar. Bu olayların ve ikisinin kavgasının, 216’nın geçmiÅŸin teknolojisine getirdiÄŸi bu artının günümüze de yansımaları olacak elbette. Peki kahramanlarımız tüm bu karışıklıkları nasıl çözecekler? İşte bunun için filmi izlemeniz gerekiyor ki buraya kadar anlattıklarımdan zaten çok kliÅŸe bir senaryoyla karşı karşıya olduÄŸunuzu anlamışsınızdır.Türk filmi kliÅŸelerinin her biriyle ince ince eÄŸlenmiÅŸler.Â
Pembeşeker’i canlandıran Seda Bakan her zamanki gibi sevimliydi. Rolünde çok sırıtmadı. Diğer oyunculara zaten söylenecek laf yok. Çağlar Çorumlu zaten her rolüyle daha da büyüyor. Bunun dışında Cüneyt Arkın rolünde Cüneyt Arkın’ın oğlu Murat Arkın’ı görüyoruz ki babasına çok benzemesine rağmen ne yazık ki onun o muhteşem yakışıklılığını alamamış. Farah Zeynep Abdullah, Ajda Pekkan olarak çok başarılıydı. Bu kıza şarkı söylemek ve sahnede olmak bence daha çok yakışıyor. Sadri Alışık’ı canlandıran oyuncu,Ayhan Işık’ı canlandıran oyuncu hepsini beğendim. Sadece Filiz Akın’ı beğenmedim. Filiz’ciğimin o eşsiz ve doğal zerafetini yansıtamamış oyuncu.
En sevdiğim sahnelerden biri Arif’in Pembeşeker’in tüm mahalleyle birlikte yaşadığı evde uyandığı sabah herkesi kahvaltı masasının etrafında şarkı söyleyip dans ederken bulmasıydı. Tam bir Gülşen Bubikoğlu Filmi….
Demem o ki bu filme büyük beklentilerle gitmeyin. Ancak hoşça vakit geçirmek ve eÄŸlenmek için giderseniz paranızın karşılığını alırsınız. Kahkaha atmayacaksınız belki ama içiniz sıcacık olacak.Â