Cehennem – İnferno – Dan Brown

ctbl1sbw8aeu78q

Cumartesi tiyatro pazar da sinema günü yaptım bu hafta. Tam sonbahar planı…

Dan Brown’ın son kitabı İnferno’nun filmi Cehennem..

Bu sonbahar da birbirinden güzel filmler vizyona girecek. Özellikle beklediğim iki tanesi var ki ikisi de 4 kasımda vizyona giriyor. Üst üste iki film birden yapacağım sanırım.

Ben cehenneme geri döneyim. Dan Brown’ın kitaplarını okuyanlar için filmleri her zaman hayal kırıklığı olmuştur.Melekler ve Şeytanlar, DaVinci’nin Şifresi için durum böyleydi. Keza o filmlerin senaryoları da çok karışık ve daha merak uyandıran türdendi. İnferno için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Kitabı okumayan birine aksiyonu bol sahneleriyle oldukça güzel bir film gibi gelebilir. Ancak sonu başından belli filmler bende yeterince heyecan yaratmıyor. Kötü adam hep belliydi. Yaptıkları belliydi. Sadece kaçma kovalamaca sahneleri vardı ki şifre çözme olayları bile pek azaltılmıştı bu filmde.

ekran-resmi-2016-10-13-18-48-15

İnferno biraz da klişe konusuyla kaybediyor. Bu konu o kadar çok ve çeşitli şekillerde işlendi ki artık çok sıradanlaştı.Yine de konusunun basitliği nedeniyle filmi diğerlerine oranla çok daha anlaşılırdı.

Konusuna gelecek olursak; Simge bilim profesörü Robert Landon bu sefer Floransa’da bir hastane odasında başından vurulmuş bir halde uyanır. Son 48 saatlik hafızası silinmiştir. Yaşadığı kafa travması nedeniyle gerçek olmayan görüntüler görmektedir. Filmin bu kısımlarında Robert’in gördüğü hayallerin ekrana aktarılması çok başarılıydı. Dante’nin Cehennemi bu görüntülerde inanılmaz bir şekilde resmedilmişti.

ekran-resmi-2016-10-13-18-49-10

Hastane de suikaste uğraması nedeniyle Acil servis doktoru güzel Sienna’nın yardımıyla kaçar.Polisler, gizli servis ve Dünya Sağlık Örgütü Robert’ın peşindedir. Kahramanımız 12 saat içerisinde son 48 saatte yaşadıklarını hatırlamaya çalışıp, aynı zamanda polislerden kaçıp, dünyayı kurtarmak zorundadır. İlginç tarafı bunları yaparken peşindekilerden genellikle koşarak kaçmaya çalışması oldu.

ekran-resmi-2016-10-13-18-45-11

Ünlü bilim adamı ve milyarder Zobrist Dünya’nın artan nüfusunu kontrol edebilmek ve öngördüğü kıyameti engellemek için bir virüs yaratır. Çevreye zarar veren ve doğal kaynakları kurutan insanoğlunun en az yarısını yok ederek nüfusu azaltan bir virüs yaratır. Bu virüsün yerini de ölümünden sonra planı tamamlayabilsin diye sevgilisine Dante’nin Cehennem’inden ipuçları bırakarak saklar.

Filmin son yarım saatinin İstanbul’da geçiyor olması bizi en çok heyecanlandıran noktaydı sanırım. Nasıl gösterecekler bu sefer Türkleri acaba derken kadın kahramanın Türkiye’ye gelir gelmez başörtüsü takması hayal kırıklığı yarattı. İstanbul manzaraları güzeldi, Ayasofya ve Yerebatan her zamanki gibi muhteşemdi. Bu filmle umarım istanbul turizmi toparlar biraz. Şu anda filmden en büyük beklentimiz bu sanırım

Her Şeyin Teorisi – Stephan Hawking

images (9)

Yakın zamanda 1942 doğumlu Als hastası ünlü fizikçi Stephan Hawking’in kitabı “Zamanın Kısa Tarihi”ni okumuştum. Filmi vizyona girince gitmek bana şart oldu. Üstelik başrolü canlandıran Eddie Redmayne filmdeki performansıyla en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü. Film aynı zamanda 5 dalda oscar,4 dalda Altın Küre Adayı olup En iyi Özgün Film Müziği ve Drama dalında En iyi Erkek Oyuncu Altın Küre ödüllerini de aldı.

Stephan Hawking’ın karısının ağzından yaşam öyküsünü anlattığı kitaptan uyarlama olan filmde ünlü fizikçinin ilmi yönünden çok duygusal ve ailevi bağları anlatılıyor.

images (10)

Eşi Jane ile tanışması, henüz 21 yaşında iken kendisine Als hastalığı teşhisi konması, herşeye rağmen asla ve asla pes etmemesi size kendi hayatınızı sorgulamanızı sağlatıyor. Filmde kariyeri hızla ilerlerken vücudu yavaş yavaş biten muhteşem bir beynin yaşadıklarıyla baş etme çabasını anlatıyor.

images (12)

Karısı Jane ondan asla vazgeçmiyor ve 2 yıl ömrü kaldığını bile bile onunla evleniyor. Üç muhteşem çocukları oluyor, ancak film boyunca Jane’in yaşadıklarından da çok etkileniyorsunuz. Gencecik güzel bir kadın ve vücudunun hiçbir yeri çalışmayan tamamen bakıma muhtaç bir koca. Ne olursa olsun ne kadar dayanabilirsiniz? Jane’in aklı da ara ara kendilerine yardım eden kilise korosu müzisyeni Jonathan’a kayıyor. Ne yazık ki onu suçlayamıyorsunuz,  hatta çok iyi anlıyor ve artık mutlu olmasını istiyorsunuz. Stephan’da karısının hayatının ne kadar zor olduğunu görüyor ve onu özgür bırakıyor. Filmin sonunda söylenene göre Jane Jonathan ile evlenmiş ve halen Stephan ile arkadaşlığı devam ediyormuş.

images (11)

Bu kadar büyük bir hastalıkla baş etmeye çalışmak ruhsal olarak ne kadar yorar insanı. Tahmin bile edemiyorum. Filmden çok üzgün bir ruh hali ile çıktım. Ama çok beğendim. Başroldeki Eddie Redmayne gerçekten ayakta alkışlanacak bir performans sergiledi.

İlk 15 dakika film biraz monoton ama sonra açılıyor ve sizi bir sürü soruyla baş başa bırakıyor. Aynı şeyi yaşasam ne yapardım? Benim etrafımda beni böyle sevecek ve destek olacak kişiler olabilir miydi? Tekerlekli sandalye de bilgisayar yardımı ile konuşurken hala espri yapabilir miydim?

http://www.imdb.com/title/tt2980516/

 Filmin imdb puanı 7.4 ama benim puanım daha fazla

Sizi fragmanı ile baş başa bırakıyorum

YouTube Preview Image